• Arkadaşım Fedai'ye. Rüzgar (25.10.2019)
  • Arkadaşım Fedai'ye. Rüzgar (25.10.2019)

Arkadaşım Fedai'ye. Rüzgar (25.10.2019)

Arkadaşım Fedai ve Rüzgâr…

3 Temmuz 2019 Mecidiyeköy’den Yenibosna’ ya metrobüs’ le 40 yıllık arkadaşımı ziyarete gitmek için yola çıktım. İstanbul’a geldiğimde bu kez ayaklarım geri geri gidiyor ve içimden tarif edemediğim bir huzursuzluk vardı.

30-40 dakikalık yol benim için bitmiyordu sanki. Derin düşünce içinde idim. Arkadaşımın rahatsızlığını telefonla öğrenmiş ve sürekli bilgi alıyordum. Beyninde bir ur tespit edilmiş öncelikle teşhis için çaba sarf ediyordu. Evine vardığımda içimdeki huzursuzluğun sebebini anlamaya başlamıştım. Son iki yılı kalbinden bay-pas geçirmiş, ayak damarları, şeker hastalıkları ile uğraşmasına rağmen ilk kez bu kadar yorgun görmüştüm. Yorgun ama çaresizliğinin altında ezilmemeye çalışıyordu.

Kızının üniversiteden mezuniyet töreni için sevinçli idi. Amerika’ya yüksek tahsil için gideceği günü saymasını sevinçle karışık bir hüzünle yaşıyordu. Kızını 9.600 km uzağa göndereceklerdi. Kalan kısa süreci olabildiğince birlikte neşe içinde geçirme niyeti ile sağlığını ikinci plana itmişti. Sanki farkında idi konulacak teşhisi ve sonraki sürecinin zorlu geçeceğini. Yine de kızlarını ve eşinin yanında olmasına şükrediyordu.

Eve dönüş yolunda 40 yıllık dostluğumuz film şeridi gibi gözümün önünden geçmeye başladı. Tanışmamız, askerliğimiz, evliliğimiz, çocuklarımızın doğumları, düğünlerdeki sevincimizi birlikte yaşamış cenazelerimizdeki üzüntülerimize de ortak olmuştuk. Arkadaşımı şimdi nelerin bekliyordu? Ben neler yapabilirdim? Aradan geçen 4 aydır bu cevabını arıyorum. Ve hala da buladım.

Hepimizin bir kör kuyuya düştüğünde, başımıza buda gelmez dediğimiz birçok şey olmuştur.

İşimizi gücümüzü kaybediyoruz. İlişkilerimiz ve sağlığımız bozuluyor.

Bazen bir sıkıntıya düştüğümüzde karanlık düşüncelere daldığımızda “Neden Ben?” Diye içimizden geçtiği olmuştur bir çoğumuzun.

Kendimce bir yol bulmuştum yaşamım boyunca “Neden ben” demeyeceğim. Çünkü “neden olmasın?”

“Neden olmasın?” la baş etmek “Neden ben?” e cevap vermekten daha anlamlı. Baş etmek zor ama imkânsız değil diye düşünmüşümdür.

Bunları düşünürken arkadaşımın da aynı fikirlere sahip olduğunu çok iyi biliyordum. Çünkü hiçbir zaman yaşadığı zor süreçlerde “Neden ben?” dediğini hiç duymamıştım.

Şu anda yaşananları zorda olsa atlatacağını düşünerek evime geldim. O gün yolculuğumun ve ziyaretimin çok zor olacağını düşünmüştüm. Hakikaten de zor geçti. O günden sonra da süreç zor geçiyor.

Ellerini sıkı sıkıya bağlamış umuda tutunduğunu gördüm arkadaşımın. Benim elimi de kenetledi bu duruşa. Güneşin doğacağı günü bekliyor çünkü umutlu. Umudu kısa sürede olsa kaybedersek hangi senaryoları yazacağımızı hepimiz biliyoruz.

Çünkü;

Yaşadığımız her şey gelip geçici.

Bu sıkıntılar misafirimiz. Biraz kalıp sonra gidecekler.

Geçiciliği önümüze alıp yürümeye devam edeceğiz.

Karanlık tünelin ucu bir müddet sonra kızaracak, sararacak, harika bir pırıltı sonunda ışığı göreceğiz. O tüneldeki karanlığı unutacağız. Unutmayı iyi biliriz. Neleri unutmadık ki!

Bu bir rüzgâr. Rüzgâra bırak kendini. Bu rüzgâr güzel yerlere götürecek seni. Kızını getirecek bu rüzgâr. Ve dilerim sağlığına kavuşturacak.

Sabredecek ve birlikte rüzgârı hissetmeye devam edeceğiz…

Tahsin Özyamak 25 Ekim 2019